bazenöyleolur

Kendimi bile çizmiştim kahraman olurum umuduyla.

avril 2014 Arşiv

Kabuk

10445919_10152181408658861_1790619520146071846_n

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=GKw58m0VuwA?hl=en"><img src="https://i0.wp.com/www.bazenoyleolur.com/wp-content/plugins/images/play-tub.png" alt="Play" style="border:0px;" data-recalc-dims="1" /></a>

Yatağa yatıyorum birkaç blog okuyorum, kalkıyorum. Biraz tez araştırması yapıyorum, kitap okuyorum ve sonra tezi yazmaya devam ediyorum. Pes ediyorum ve tekrar yatağa atıyorum kendimi. Sonra kalkıyorum ve blogu açıyorum. Bir ritüel haline gelen Haziran – Eylül arası yazmalarım kendisini iyiden iyiye göstermeye başlıyor. 

Bir hüzün var saç diplerimden parmak uçlarıma. Ara sıra da ağlama nöbetleri ev sahipliği yapıyor. Kendi dilimde bir şeylere veda ediyorum. Eksik ve yarım kalan tüm yarınlarımı bir kenara bırakıyorum. Öyle ya? Değişimin ta kendisiydi.

Aslında konuyla alakası olmayan ancak çok beğendiğim filmler izledim geçen gün. Hatta çok güzel kitaplar okuyup altlarını çizdim. Burada onlara yer vermek istedim. Ama karanlık bir odada ve iflah olmaz enerjimden dolayı aldığım notları sizlerle paylaşamıyorum. Sizin de çok merak ettiğinizi düşünmüyorum zaten.

Yapacak çok şey varken bir şeylere karar verememenin çaresizliği altında eziliyorum. Çok büyük problemlerim var ve o problemin en büyüğü ile şu anda karşı karşıyayım. Öldüremediğim sivrisinekler, beni yiyip bitiriyor. Korkarım, sabaha kadar bir damla kan bırakmayacaklar. Al yedin bitirdin beni diye haykırmak istiyorum. Belki biraz olsun beni anlar?

Sivrisinek ile kavgaya tutuşmaya başlayacak kadar denge çizgimi kaybettim şu sıralar. Kontrolden çıktığımın bir bir kanıtıdır, yalnız kaldığımda yaptıklarım. Denek olmaya gönüllüyüm. 1 saat beni yalnız bırakın ve o 1 saat boyunca beni kayıt altına alın. Ne ben kendime, ne de siz bana inanabilirsiniz. Böyle de bir anımız olur. Sanki hiç yokmuş gibi.

Yazının başına eklediğim şarkı aslında dalga seslerinden oluşuyor ve biraz huzurlu bir yanı var. Her şeyi dalgalarla alıp gözden kaybolana kadar götürecekmiş gibi. Ama tam da şu an o şarkıdan sonra Buckley’e geçip Hallelujah dinliyorum. Hatta dinlemekten kendimi kaybettiğimi itiraf edebilirim. Gözlerimi kapatıyorum ve açtığımda yazı bambaşka bir yerde oluyor.

Tanrım. Ben ne zamandır yeni başlangıçlar yapmaktan geri adım atar oldum? Hangi zaman dilimine kilitlenip kaldım ve hangi adamın dokunuşlarında kayboldum?

Yapacak çok şey var Sebastian ama yapacak heyecan yok.