bazenöyleolur

Kendimi bile çizmiştim kahraman olurum umuduyla.

Özet Geç

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=OBn5wOzHIbE?hl=en"><img src="https://i0.wp.com/www.bazenoyleolur.com/wp-content/plugins/images/play-tub.png?ssl=1" alt="Play" style="border:0px;" data-recalc-dims="1" /></a>
Yazmayalı yine dağ başını duman almış. Ama temayı değiştirdim. Baya baya yıllar sonra ayy onu beğenmiyorum, bunun burası şöyle, şunun burası böyle derken temayı değiştirdim canlarım. Umarım siz de beğenirsiniz. Yani ben hala alışamadım. Ara sıra eski temaya geçecek gibi oluyorum sonra hemen kendime gelip şişşt aklını başına al diyorum. Alışkanlıklarımdan vazgeçmekte her zaman sorun yaşıyorum. Belli bir düzene alıştıktan sonra o düzenin değişmesi sinirlerimi bozuyor. Bu arada temanın istediğim gibi olma konusunda bana yardımcı olan Mert’e çok teşekkür ederim. Günlerce sürecek eziyetten beni 1 gecede kurtardı.

Hayır ben ne zaman bu kadar uzaklaştım blogtan hatırlamıyorum. Bakıyorum küçücük olanlar eşek sıpası olmuşlar. Nurçin’e denk geldim, küçücük kız liseye geçmiş sanırım sonunda. Girişimiyle şimdi birçok üniversitede konferansa katılıp projesini anlatıyor küçük arkadaşıyla. Mert’e bakıyorum üniversiteye başlamış. Hayır bu küçükler büyürken bizler aynı yaşta kalsak sorun değil. Biz de eşek kadar olduk yahu.

Kız kardeşim bu yıl üniversiteye başlayacak. Erkek kardeşim ergenlik döneminde, sesi oldukça garip bir hal aldı. Benim üniversiteden mezun olmamın üstünden ise neredeyse 1 yıl geçti. Zaman dediğin şey gerçekten çok çabuk geçiyor. Fransa”da 7 ayım bile bitti.

Neyse kendimi bu zaman kavramıyla sıkmak istemiyorum. Güzel olaylara gelelim. Mesela sonunda bahar geldi buralara. 2 hafta üst üste kapalı hava yağmurdan sonra sonunda güneş içimizi ısıtmaya başladı. Güneşin artık bizii terk etmemesini istiyorum. Etmezsin değil mi? Etme, yoksa küser giderim buralardan.

Giderim derken Mayıs’ın 8’inde İstanbul yolcusu kalmasın diyoruz tabii ki. Almanya’dan gideceğim ve sanırım Almanya’daki şehre ve havalimanına ulaşana kadar sekiz tren değiştireceğim. Evet evet yanlış duymadın sekiz tren. Bunu düşününce ayy içime karabasanlar basıyor. Bavullar ve sekiz tren. Şans dileyin belki blablacar’da uçak saatime yakın oralara giden olur.

Bir de onun dışında başka kafamı kurcalayan ciddi şeyler var. Ama o kısma şu aşamada hiç girmek istemiyorum. Belirsizlikler hiçbir zaman yakamı rahat bırakmayacak. O rahat bırakmıyorsa ben kaçmaya çalışırım diyeceğim ama ne yazık ki kaçabildiğim de yok. Kendi kendime stres yapıp kendi düşüncelerime hapsoluyorum. Oluyor böyle şeyler. Bazen öyle olur.  

Bu arada Prag, Budapeşte ve Marsilya yazısını Paris’e gitmeden hazırlayacağım. Üzerinden 1 yıl da geçse o yazıları hazırlayacağım. Kendime söz verdim. Ayrıca tedavimle ilgili de detaylara gireceğim. Toplanın kızlar bu eziyete son vereceğim diyeceğim. (DİYEMEDİ)

Artık bana küsüp mail bile atmaz oldunuz. Hiç hoş değil.

Sizi özlüyorum.

Au revoir! 

Yorum Alanı